Anasayfa / Yazarlar / Bir Vicdan Muhakemesi

Bir Vicdan Muhakemesi

Spor yapmayı çok seviyorum. Çocukluğumdan beri kendimce çeşitli sporları yapageldim. Ancak, yürüyüş ve koşu yapmaktan hiçbir dönem vazgeçmedim ve sanırım ayaklarım beni taşıdığı sürece de tempolu yürümekten ve koşmaktan vazgeçmeyeceğim.

Zaman zaman akşamları da yürüdüğüm için, dün yemekten bir saat sonra hem yediklerimi sindirmek hem de spor yapmak üzere evden çıktım. Spor kompleksine giden o kısa yolda dikkatimi çeken ve vicdanımı rahatsız eden bir şey vardı ki, buna az sonra değineceğim.

Söz konusu komplekse beşikteki çocuktan tutun da yetmiş yaşına kadar her türlü insanın geldiğini tahmin edersiniz. Elbette buraya kadar her şey normal. Ne var ki, benim dikkatimi çeken, bu insanların bir kalıptan çıkmışçasına ve birbirlerine nazire yaparcasına taşıdıkları kiloları! Market reyonlarında sıkça rastladığımız ve köşe bucak kaçtığımız hormonlu besinlerin bir benzeri ne yazık ki insan kisvesinde karşımıza çıkıyor ki bu, beni ciddi anlamda üzüyor ve düşündürüyor. Evet, insanımızın alım gücünün eskiye nazaran daha iyi olması, bu orantısız kilolanmanın başlıca sebebidir; fakat mazereti değildir. Kabul edilmelidir ki, sağlıksız besinlerden kaçmak pek öyle mümkün değildir; zira kâr peşinde koşan büyük firmaların gıda sektörünü ele geçirdiği, bilinen bir gerçektir. Ancak, en azından spor yapmalı ve böylelikle sağlığımızla irademiz dışı oynanmasına sağlam bir iradeyle tepki koymalıyız.

Şimdi gelelim, vicdani rahatsızlığımın sebebine: Komplekse giden yolda beni medet uman gözlerle karşılayan ve başıboş olmakla birlikte, uysallıklarından ve kirlenmiş olsalar da hâlâ parlayan tüylerinden anladığıma göre sokağa atılmış bir grup köpek, gece uykularımı kaçırdı desem, yeridir. Üzerine bir de fazla ve gereksiz yemekten, yine fazla ve gereksiz kilo alan insanları gördüğümde, ufacık da olsa bir şeyler yapabilme ümidiyle belediyeyi aradım ki, gelip köpekleri barınaklara götürsünler, hiç değilse bir lokma ekmek versinler diye.

Naçizane ricam, bakamayacağınız hayvanları kendinizin ya da çoluk çocuğunuzun hevesi uğruna alıp da, sıkılınca sokağa atmamanız. Ev ortamına alışan ve zaten evcil olan, verilen besinleri almayan, karıştıracak çöp bile bulamayan hayvanlarınızı en azından hayvan barınaklarına verin ki, bir gün karşınıza çıkacak vebali def edin. Bu, sizin hem insani hem de vicdani görevinizdir.

Yazar Köşeli Adam

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir