Anasayfa / Edebiyat / Virginia Woolf/Deniz Feneri

Virginia Woolf/Deniz Feneri

Modernist romanın simge isimlerinden biri olan İngiliz yazar Virginia Woolf, bilinç akışı tekniğinin en iyi örneklerinden birini sunduğu Deniz Feneri ile her dönem okunacak ve takdir olunacak bir esere imzasını atmıştır.

Yirminci yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan ve örneklerine özellikle İngiltere’de rastlanan modernist yazarlar, klasik anlatımdan bütün bütün sıyrılarak biçim ve biçeme çok büyük önem vermiş, yapıtlarını bu doğrultuda işlemişlerdir. Modernist romanda, en etkili örneğini Deniz Feneri’nde göreceğimiz üzere, dış etkenler ve olaylar bir yana, bireyin uçsuz bucaksız iç dünyası vardır ve öykü de bunun ekseninde kurgulanmıştır. Daha açıklayıcı olmak gerekirse, aşk, acı, ağlatı gibi, romanın konusunu o veya bu şekilde oluşturması gereken ne varsa bir yana bırakılmış ve her şeyin gerek izlenimlerle gerekse çağrışımlarla roman kişisinin zihninden aktarılması sağlanmıştır.

Deniz Feneri’nde belirgin bir konu örgüsü olmadığı söylenebilir. Her şey, 8 çocuklu bir ailenin yazları gittiği bir yazlık evde geçmekte, civardaki deniz feneri ise âdeta bir roman kişisi gibi biraz da simgesel anlamıyla belirmektedir. Deniz fenerinin simgesel bir anlam taşıması, bir çeşit ulaşılmazlığı, dolayısıyla özlemi ve bu özlemi körükleyen bir baskıcılığı, kıyıcılığı vurgulamasındandır. Öyle ki, evin en küçük oğlu James deniz fenerine girmek ister, fakat havanın bozuk olduğundan dem vuran babası buna bir türlü izin vermez. Ta ki anneleri ölene değin. O zaman da fenere dair o romantik duygulardan hiçbir iz kalmamıştır.

Üç bölümden oluşan romanda özellikle zaman kavramı üzerinde durulmuştur. İlk bölümde aileyi ve yaşamlarını tanır; ikinci bölümde birtakım değişikliklerin kokusunu alır; son bölümdeyse ki ilk bölümden 10 yıl sonrası anlatılmıştır, gelinen son noktayı, elbette kişilerin zihninden, anlarız.

Romanda tüm kişilerin birbirini çözmeye çalıştığı görülüyor. Özellikle Bay ve Bayan Ramsay ile ressam Lily’nin gözlemleri fazlasıyla ayrıntılı olup, günlük yaşamda önemsiz gibi görünen ama modernist romanda önem arz eden pek çok konu, derinlemesine irdelenmiştir.

Son söz olarak söylenebilir ki, Virginia Woolf, otobiyografik esintiler taşıyan Deniz Feneri romanında okuyucuyu belki yoran, ama yenilik taşıyan bir işe imzasını atmıştır.

Yazar Tuba KARADAĞ

Fiskosta.com'un sizlerle olabilmesi için yorum ve desteklerinizi bekliyoruz. Lütfen yazılarımızı sosyal ağlarınızda paylaşın. Sevgiler. :)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir